Kumdan Kalelerimiz..
Yaşamımız
boyunca kendimizi savunmak ve güçlü kalmak için sürekli olarak kaleler
yapıyoruz. Olan olaya karşı güçlü kalamadığımızda kale yıkılıyor ve kişinin
içindeki asıl duygular ön planda oluyor.
Küçükken
yaptığım kumdan kaleleri zamanla daha sert malzemelerden yapmaya çalıştım çünkü
geçmişte yaptığım kumdan kaleler dalganın etkisiyle yıkılıyordu ve ben
savunmasız kalıyordum. Aslında bunun da iyi bir tarafı oldu tabii ki. Her
savunmasız kalışım, kaleyi daha güçlü yapmama neden oldu ve zamanla ben de daha
güçlü olmaya çalıştım.
"Güç" derinlere inildiğinde göreceli bir kavramdır
aslında. Kendime göre güçlüyken, başkasına göre güçsüz olabilirim veyahut tam
tersi olabilir. Karşıdaki kişi aynı olay benim başıma gelse ben ne tepki
verirdim diye düşündüğünde benden fazlasını yapabiliyorsa ben ona göre
yeterince güçlü olmayabilirim.
Kalelerimizi
daha güçlü yaptıkça daha dayanıklı olmaya başlıyoruz ve etrafımıza ışık
saçarak tecrübelerimizi insanlarla paylaşıyor, onları teselli ediyoruz zaman zaman.
Biz anlatacağımızı anlatıyor, tercih hakkını onlara bırakıyoruz. Bu sayede insanlara bir şeyler
katabiliyoruz ve zincirleme olarak insanlar birbirlerine ışık saçıyor. Karanlık
yolları bu sayede aydınlığa çeviriyoruz. Bu sayede mutluluğu da bir yerlerden
yakalamış oluyoruz. Arkadaşlarıma
yardımcı olmaya çalıştıkça, onların karanlık yollarını biraz bile olsa
aydınlatmış olmak beni mutlu ediyor.
Küçükken
yaptığım kumdan kaleler hayatımda nelere yol açıyormuş aslında.. Güçlü kalma
çabası içerisindeyken daha sağlam kaleler oluşturarak başkalarının yolunu
aydınlatabiliyorum şimdi. :)
Duygu,
Ne kumu? Dağ gibi sapasağlamsın Duygucum ❤️
YanıtlaSil