Kayıtlar

Yaşamımızdaki Fırça İzleri

  Yaşamımızdaki her günümüzün kendine ait beyaz bir sayfası var. Güne uyandığımız zaman alıyoruz fırçalarımızı boyalarımızı önümüze; o bembeyaz sayfayı yaşadıklarımızla, hissettiklerimizle boyuyoruz. Bazen rengarenk fırça izleri bırakıyor bazense aralara siyahlar, maviler serpiştiriyoruz. 👩‍🎨 Gün sonunda ya da gün ortasında resmin bütününe bakarken “ne kadar da koyu renkler kullanmışım” dediğimiz de oluyor, “ne kadar renkli bir resim olmuş,çok güzel” dediğimiz de.. Gün ortasında koyu renkler resme hakim olduğu için rahatsızlık duyarak renklendirmek yerine daha da koyultuyoruz resmi. Halbuki fırçalar da bizim elimizde.. Renkler de.. Demem o ki gün ortasında çok yorgun, çok kötü hissetsek de günün geri kalanını renklendirmek de bizim elimizde. “Ya gün bittiyse ve renklendirecek vaktim kalmadıysa? 😮” dediğinizi duyar gibiyim. ☺️ Bu duyguya kapıldığınızda ve resmin bütününe baktığınızda koyu renklerin sizi çok da rahatsız etmediğini, bir bütün olarak ne kadar güzel göründüğünü fark ...

“Hayat”

30.12.2020 Çarşamba, Saat 18.10 Doğumdan ölüme geçen bir süre... “Hayat”… Hayata ilk kez ağlayarak gözlerimizi açsak da insanlar hep ağlayan bebeği susturmak için uğraşır oldu. Büyüdükçe gülümseyecek şeylerin de “hayat”ımızda olduğunu öğrendik, gülmeye başladık. Gülmek istediğimiz bir anda ansızın güldüğümüz için ayıplandık belki de. Bastırıldı duygularımız… Hep etrafa göre düşünür olduk, duygularımızı gizler olduk ve de bastırılan duygularımızın esiri olduk. Bir duyguyu tam olarak yaşayamadan diğerlerine atlar olduk. Büyüdü “hayat”ımız, biz büyüdük. İfade edemediğimiz, içimize bir daha hiç kalkmak istemezcesine oturan duyguları konuşturamadık bir türlü. Anlatmaktan değil, duyguyla yüzleşmekten korktuk. O içerilerde konuşmaya devam ediyor olsa da biz karşı tarafa sadece “hayat işte” diyerek bir iç çekerek bebekken bastırılmış olan duygularımızı her defasında bastırır olduk. “Hayat” sen ona ne anlam verirsen odur. Acı olarak kabullenirsen acıdır ki acı zaten insanlığın ortak payda...

Labirentlerimiz...

    02.12.2020   Çarşamba 22.34     Hepimiz doğduğumuz andan itibaren koskocaman bir labirent içerisindeyiz.. Bazılarımız labirente geç dahil oluyor bazılarımız ise labirente erken dahil olmamıza rağmen yıllarca doğru yolu ararken buluyoruz kendimizi. Verdiğimiz her bir karar labirent içerisindeki yollara benziyor. Yanlış olan kararlarımız bizi çıkmaza götürüyor, kaybettik zannetsek de   geri dönme gücünün  bizim elimizde olduğunun farkına varamıyoruz. Geri dönüp çıkış noktasına ulaşmayı sağlayacak doğru yola ulaşıncaya dek yeni kararlar veriyoruz. Verilen her bir doğru kararla çıkışa bir adım daha yaklaşıyoruz. Yolda birileri ile karşılaşıyoruz bazen… Bazılarına yol göstererek onların da doğru yolu bulmasına yardımcı oluyoruz. Öyle ya da böyle çıkışa ulaşıyoruz ulaşmasına da asıl oraya vardıktan sonra ne olacak? Lisedeysek üniversiteli olacağız, üniversitedeysek meslek sahibi olacağız, meslek sahibiysek iyi bir kariyer elde etmiş olacağız ama bu kısımda ufak bi...

Bazı Yaralar Yararlıdır

Yaşamımız boyunca birçok tecrübe kazanır, bu tecrübeleri kazanırken de bazı yaralar alırız. Bazıları çok derin olur bazıları bir çizik… Bazıları görünür olur bazılarını da kimse görmez.. Kanı içeriye doğru sızar ama o yaralardan sızan kanla tüm geleceğin yıkanır. Yaralar bizi besler, büyütür. Yeni dersler verir. Bir sonraki tecrübemizde yol gösterici olur. Bazen yaraya bir el uzanır. O el, geçmişe çiçek uzatır. Karanlık sandığımız geçmiş, bir anlığına aydınlığa bürünür. Her yer çiçeklenir ve çiçek; acıya merhem, insana da huzur olur. Bazen geçti sanılır, geçmez.. Biri geçse de yerine yenisi gelir ama hayat yara aldıkça renklenir. Yaşamımız boyunca edindiğimiz yaralar, bize kocaman bir çiçek bahçesi verir. İşte o yüzden “Bazı yaralar yararlıdır.” ❤️‍🩹 Duygu Güçlü "Bazı yaralar yararlıdır, buna inan, bazı yaraların ortasından küçücük bir el, sanki geçmişe çiçek uzatır, bazı yaralardan sızan kanla, tüm geleceğin yıkanır." -  Didem Madak  "Ah'lar Ağacı"    ...

Baktığını Mı Görüyorsun? Gördüğüne Mi Bakıyorsun?

06.06.2020 Cumartesi, 18.34 Bazen kafanda o kadar çok düşünce oluyor ki ne yapacağını şaşırıyorsun. Issız bir yolda çıplak ayakla yürüdüğün halde kendi ayak sesini duyamıyorsun. İçinde biriken onca kelime varken onları yerinden çıkarıp alamıyorsun. Dilin başka bir şey söylerken elin başka bir şey yapıyor farkında değilsin.  Bazen bir ortamda kahkalar atıyorsun, dakikalar sonra kendini attığın kahkanın sebebini ararken buluyorsun.  İçinde düğümlenmiş onlarca ip varken çözmeye hangisinden başlamalıyım diye düşünmektense düğümlerin nasıl bu kadar fazla olduğuna takılıyorsun… Aslında olanların nedeni de  sonucu  da  tek bir soruya ve nereden baktığına bağlı. Sadece içinde düğümlenmiş onlarca ipi mi görüyorsun yoksa düğümleri çözmeye nerden başlayacağını mı düşünüyorsun?Başka bir deyişle “ Baktığını mı görüyorsun yoksa gördüğüne mi bakıyorsun?”   Duygu Güçlü

Toprak Gibi Ezilmesi Gerek İnsanın

16.10.2019   Çarşamba 21.00   Toprak...   Tanımına bakıldığında yerkabuğunu oluşturan kayaların, uzun yıllar boyunca parçalanıp ayrışması ile oluşan gevşek yeryüzü örtüsüne verilen genel bir isim olarak bilinse de düşünüldüğünde derin anlamlar taşıyor aslında.       Bitkilerin, meyve ve sebzelerin yaşaması diğer faktörlerin yanında en çok toprak sayesinde olsa da insanların üzerine basarak geçtiği toprak, içinde yaşayan ve üzerinde bulunduğu canlılar sayesinde üzerinde bulundurduğu bitkilerin daha geniş kök salmasını sağlıyor ve sulanmasa bile içinde bulunan maddeler sayesinde dayanabildiği kadar susuzluğa dayanıyor.       Bir taraftan insanları inceleyecek olursak; çeşitli olaylar karşısında büyük bir çoğunluğumuz pes eder ve içimizdeki mücadele ruhunun daha da yayılmasını  olayın  en  başından engellemiş oluruz.  Biz de bu doğanın ve evrenin bir parçasıyken aykırı davranışlarımızın...

Ağaç Yapraklarında Birikenler...

      20.08.2019   Salı 21:40          Ağaçlar önce toprağına ekilir, zamanla o toprağa alışır, büyümeye devam eder. Kökleri büyüdükçe gövdesi de büyür ve yavaş yavaş yaprakları oluşmaya başlar. O yapraklar ne  rüzgarlar,  ne fırtınalarla mücadele eder durmaksızın... Rüzgarla birlikte uçuşan toz parçaları yaprakları süzülen ağaca çarpar durur.              Yaşanan duygular da böyledir. Tozların  rüzgar  ile ağaç dallarına gelip sonraki rüzgarda gitmesi gibidir. Yerinde durmaz, sürekli hareketlidir. Sürekli bir yerden bir yere gider, farklı yaprakların -farklı insanların- hayatlarında rol oynarlar. İnsanlar ise bu duyguların etkisini hep üzerinde taşıyacağını zannettiğinden kendilerini sıkıntıya sokarlar tıpkı Cahit Zarifoğlu'nun "İnsan bastırdığı duygunun esiri olur." dediği gibi duygularının esiri olurlar .  Oysaki yeniden esen bir  rüzgar ...